Darkness In Me

Güneş'ten Kaçarak...

Doğan güneşten bile kaçar oldum zamanla. Çocukken kâbuslarla uyandığım zaman karanlıkları delen güneş adeta kurtarıcımken, artık hüzünle izlediğim ve arkamı dönüp karanlığa kaçtığım bir alev topunun ötesinde bir şey değil artık benim için. Gecenin ruhumu kaplayan, bedenimi sarmalayan Karanlığından kalma gözlerimi acıttığı, yorulmuş zayıf bedenimi yakan güneşe lanetler olsun!

Hiç doğmamasını sağlayabilseydim... Eğer imkânım olsa ve onu sonsuza kadar öldürebilsem... Elimden gelse... Yapar mıydım? Her şeye rağmen, insanlığa rağmen, gözyaşlarına rağmen...

Cevabını veremiyorum, dilerim öyle bir kudret ruhumu bulmasın.

Her şey ne kadar garip geliyor bir anda? Hiç bir kenara oturup insanları izlediniz mi? Onların gereksiz ve önemsiz mücadelelerini? Medeniyet düzenine rağmen hüküm süren kaosu hissettiniz mi? Karmaşayı, çılgınlığı hissettiniz mi onları izleyip? Peki, hiç izlemeye mahkûm oldunuz mu?

İşte benim dünyadaki cezam bu! Onların önemsiz koşuşturmalarını izlemek zorundayım. Ömrüm boyunca, sonu gelmeyen ömrüm boyunca... Asla içtenlikle katılamayacağımı, kendimi kaptıramayacağımı bilerek.

Sonu gelmeyecek mi hiç? Cezam bitmeyecek mi hiç? Merhamet bana yüzünü göstermeyecek mi?

Yüreğime işkence eden karanlığa nasıl karşı koyabilirdim? Artık güneşin batışı gecenin karanlığını selamlıyordu... Güneşin ve gecenin tüm keskin sükûneti benim bedenimi biçerken çığlıklarımı kim duydu? Gözyaşlarımı kim sildi? Bilemiyorum. Zamanla kuruyormuş, yaralar kabuk bağlıyormuş ama yüreğimin yarası çok derin.

Çoğu kez ölümü düşünerek uyandım sabahlara. Kim bilir kaç kez öldüm bu son dedim; hiç ölemeyeceğimi bilerek. Ve artık umursamıyorum.

Ama hiç düşünmemiştim yüreğime işkence eden karanlığı yüreğimde hapsedebileceğimi! Ruhumu yutan karanlık artık benim elimde. Doğmayacak sabahları bekledim, batmayacak dolunay için dua ettim... Korkularımla tanışmak için, tekrar korkabilmek için... Tekrar ben olabilmek için, o küçük çocuk için...

Ne bir ışık aydınlatır yolumu, ne de kibirli güneş! Benim gözlerimdeki karanlık geçmeden ne bir melek yardım edebilir bana ne de temiz bir yürek... Nemli gözler ve sessiz hıçkırıklar... Bana benden başka kimse yardım edemez.

Çığlıklar eşliğinde, güneşin loş ışığı eşliğinde, gözyaşlarım eşliğinde... Gecenin asaleti eşliğinde… Ben düştüm.

Kimse bilmedi, kimse öğrenemedi. Bir sır oldu gece ile benim aramda, bir bakış oldu hiddetli güneşle aramda, bir günah oldu kendimle kendi aramda...

Bu benim anlatılmamış hikâyem. Bunları yazdım; beni, benden sonra gelenlerin yargılaması için değil. İbret alıp korkması için de değil, acıması için hiç değil!

İnanması için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder