İyi bir insanın vasıfları nedir? Neye dayanır? Ve kim belirler bunları?
Bir insanın iyi biri olduğunu bilebilmesinin ama gerçekten iyi bir insan olduğunu bilebilmesinin yolu nedir?
Eh,tüm bu soruların canı cehenneme!
Ben iyi bir insan olduğumu asla iddia etmedim, hem de hiç. İyilerin tarafında olduğumu düşündüğüm ve bunu söylemiş olduğumu ekleyebilirim, ancak asla bir melek ya da aziz olduğumu söylemedim. Meleklerin bile iyi varlıklar olmadığını bilirim. Onlar iyilik timsali güçlerden çok düzeni koruyan polisler gibidirler.
Melekler bile iyi değil iken ben nasıl olur da iyi bir insan olduğumu söyleyebilirim?
Basit: Örneklerle. Daha önceki yazılarımda bol bol insanlara nasıl yardım ettiğim, danışmanlık yapıp fikir verdiğim, depresyondan çıkardığım ve kötü koşullara farklı açılardan bakmalarını sağladığımı anlatmıştım. Küfredilmeme karşın, hor görülmeme ve dışlanmama rağmen bunları yapmaya devam edip durdum.
Peki neden? Bir Luciferian olduğum için. Peki bir Luciferian olmak ne demek, 'cool' bir ismi olması dışında?
Bir Luciferian olmak için ilk önce insan kendi karanlığını araştırmalıdır. Lakin bu ne demektir, bir insan karanlığını nasıl araştırabilir?
İnsanoğlu karanlıktan hep korkagelmiştir, içindeki bilinmezlikten dolayı. Gece karanlığında, yıldızların ve ayın ışığı olmadan ormanda yürüyebilir misiniz? Ya da dibinde derin bir karanlık olan kuyuya ışıksız inebilir misiniz?
Hayır. Çünkü gece ormanda yürürken sizi takip eden hayvanlar hayal edersiniz. Kuyuya inerken bir taşın arkasında saklanmış bir yılan olabilir, değil mi? Halbuki eğer o ormanda vahşi hayvanların olduğunu bilseniz ya da kuyuda ne olduğunu, o vakit cesur olabilirsiniz. Ama bilmiyorken...
Karanlık budur işte: Bilinmezlik. Karşınıza çıkan bir canavardan daha korkunçtur karanlık, çünkü canavar kesinliktir; diğeri ise olasılık. İçinizdeki korkunun tek sınırı hayal gücünüzdür.
Peki bu karanlığın kendi içinizde olduğunu hayal edebilir misiniz?
Bütün insanlarda karanlık bir yan vardır. Bu her zaman korku değildir lakin... İnsanlar kötü anılarını, acılarını, hissetmek istemedikleri duygularını, isyanlarını, öfkelerini, haykırışlarını ve hatta kendilerinden bile tiksinmelerini sağlayan çirkin ve pis yanlarını saklarlar bu karanlık içinde.
Kişi kendi karanlığına adım atabilmelidir. Karanlık bir aynaya bakıp görebilmelidir gerçekte içinde ne barındırdığını; ne tür bir canavar ve pislik olduğunu. Sonra bunları benimsemelidir. Bunları kabullenmeli, acılarını ve bu acıların sebeplerini tarafsız olarak görebilmelidir. İçindeki hayvanî dürtüleri, herkesten ve hatta kendinden bile saklamak istediği için unuttuğu yanlarını açığa çıkarmalı ve farkına varmalıdır.
Peki ya sonra? Kişi bu karanlığını dengeleyecek ışığı da bulmalıdır. Lakin nasıl karanlığımızdaki sırlar bizim seçmediğimiz, doğamızda yatan dürtüler ise; ışığımızdaki özelliklerimiz de aynı şekilde doğal olmalıdır. Sebepsiz yere kıskandığımız gibi sebepsiz yere yardım ediyor olmalıyız mesela. Beklenti olmadan bir insana destek olabilmeli, fikir ve tavsiye verebilmeli ve fedakârlıkta bulunabilmelidir.
Yani kişi önce kendi karanlığını fethetmelidir. Sonra aydınlığını bulmalıdır. Ancak tüm bunlardan sonra yapılması gereken tek ve en önemli bir şey daha vardır: Başka insanların karanlığına girip elimizdeki aydınlığı onunla paylaşmak...
Evet, bir tek kendi karanlığımıza girip kendi canavarlarımızla yüzleşmeyeceğiz; bir o kadar da başka insanların karanlığına girecek, canavarlarını açığa çıkaracak ve ardından o canavarlarla savaşmalarına yardım edeceğiz. Daha sonra o canavarları hatırlattığımız için unutulacak, onların en derin utançlarını ve gizli saklılarını, sırlarını bildiğimiz için dışlanacağız; bir teşekkür dahi edilmeden. (Tabi her zaman değil.)
Bir Luciferian olmak budur işte.
Lakin... Biz de birer insanız, bunu asla unutmamak gerekir. Biz de üzülürüz, nefes alırız, güleriz, acı çeker, yaşar ve ölürüz. Bizim de sınırlarımız vardır; biz de nefret ederiz.
Özellikle de içindeki karanlığı keşfetmiş ve halen keşfetmekte olan, üstelik başka karanlıklar da görmüş birer insan olarak, sınırlarımız her ne kadar geniş olsa da, içimizde güçlü bir canavar yatmaktadır.
Ve bir Luciferian olarak nasıl içimizdeki meleği açığa çıkarabiliyorsak, zorlandığımızda da içimizdeki karanlık da açığa çıkabilir.
En kötüsü ise bu açığa çıktığında bunu benimsiyor oluruz ve sonunda bir canavar olarak yaşamaya başlayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder